Kendimi bildim bileli bir şeyler yazarım. Anı yazarım, günlük yazarım, şiir yazarım.. Kendimi başka nasıl ifade ederim bilmiyorum. Müziğe yeteneğim yok.. Bir müzik aleti çalamam ben. Onun yerine kelimelerimi fısıldıyorum ötmeye yeltenen kuşlara.. Ya da bale pabuçlarım yok adımlarımı gösterecek ama kelimelerim var yüreğimi gösterir onlar benim..
Hoş geldiniz.
Sürç-i Lisan edersek, affola..

İzmir Barış'tır.


Bugün günlerden İzmir!

Yıl 1922. Yunan Orduları İzmir'i işgal etmiş. 9 Eylül'de Türk Birlikleri'nin İzmire girmesi ile birlikte Yunan ordusu ve Rum Siviller Anadolu'dan çekildiler diyor Vikipedia. Daha sonra Hükümet Konağı ve Kadifekale'ye Türk Bayrağı çekildi ve İzmir Düşman işgalinden kurtuldu. 

Bana kalırsa İzmir'in kurtuluşu bu değildir. Bugün o sembol gündür. Yazının başında dediğim gibi her yıl bugün günlerden İzmir'dir. İzmir başlı başına mücadeledir. Kurtuluştur İzmir. 15 Mayıs 1919'da böyle ellerini kollarını sallayarak bu şehre giremezler! diye ilk kurşunu atan Osman Nevres'in (Hasan Tahsin olarak tanıyoruz.) o gün saat kulesinin altında öldüğü şehirdir İzmir. Milli Mücadelenin başlayışıdır bu ilk kurşun. Ne işgal olursa olsun 15 Mayıs 1919'dan 9 Eylül 1922'ye kadar Rum Siviller ile Türk Halkının hala komşu ilişkilerini kaybetmediği Barış'tır İzmir. 

Şimdi günlerden İzmir dedik ya. Karşıyaka'dan Göztepe'ye; Alsancak'dan Bornovaya; Çeşme'den Kuşadası'na herkes yaşıyordur bu heyecanı. Ezeli rakiplere Barış'tır bugün. (Kuşadası ne kadar resmi olarak Aydın'a bağlı olsa da halkı hala İzmir'li olduklarını söylerler. İzmir onları bağrına basar.) 

9 Eylül'ün şöyle muhteşem bir de anısı vardır. 
Büyük taaruz emri verilmiş ordularımız Akdenize seller gibi akmaktadır.Yunan Ordusu panik halinde İzmir'i terkeder ve yerini şanlı ordumuzun ilk birliklerine bırakır. Mustafa Kemal Paşa'da maiyetiyle birlikte İzmir'e gelmektedir, ancak yol üzerindeki kasaba ve köylerden geçerken sık sık önü kesilmekte ahali tarafından müthiş bir sevgiyle kucaklanmaktadır. Nihayet İzmir'i tepeden gören bir yere gelirler, Mustafa Kemal Paşa orada küçük bir kır* meyhanesi görür; “Beyler İzmir'e inmeden şurada birkaç duble içelim hem de dinleniriz” der. 

Meyhaneye girerler, fakat meyhaneci Paşayı görünce mutfağa kaçar çünkü kendisi Rum vatandaşıdır. Mustafa Kemal meyhanenin uç tarafına oturur, buradan bütün İzmir panoramik bir şekilde görülmekte ve olağanüstü bir manzaraya sahiptir. Paşa hiç konuşmadan sigarasını yakar, rakısından bir yudum alır, o muhteşem gözlerini İzmir'den ayıramaz. Bir müddet sonra yaverine; “Meyhaneciyi çağrınız” der. Zavallı meyhaneci mutfakta korkudan titremektedir, Yaver merak edilecek bir şey olmadığını söyleyerek güç bela Mustafa Kemal'in huzuruna getirir. 

Meyhaneci titrek bir sesle; “Emredin Paşam” der. Paşa sorar; “Kosti buraya gelip rakı içti mi?” (Yunan Kralı Konstantin'e Atatürk her zaman Kosti demiştir) Meyhaneci bu soruya şaşırmış ve “Hayır Paşam buraya hiç gelmedi.” Bunun üzerine Mustafa Kemal Paşa; “Hayret! Bu şehir üç yıldır işgal altında ve buraya gelip rakı içmemiş, O zaman niçin İzmir'i almak istemiş ki!” diyerek o zamanın ağır şartlarında dahi bu muhteşem şakayla, savaş yorgunu yüzleri güldürmüştür. 


Keyif'tir İzmir.Nasıl 15 Mayıs 1919 Milli Mücadele'nin ilk kurşunuysa 09 Eylül 1922'de Türk Topraklarının işgalden kurtulduğu son gündür. Yani bu iş İzmir'de başlamış İzmir'de bitmiştir. 

Bu iş İzmir'de başlayıp, İzmir'de bitecektir. 


*O küçük kır meyhanesi İzmir'in girişindeki Belkahvedir. Hala orada rakınızı yudumlayacak güzel yerler bulabilirsiniz.

2 Eylül 2006 İsyan Yürüyüşü

Ben İzmirliyim.. Aileden gelir Karşıyaka Spor Kulübündedir kalbimiz. Ama şimdi size şehrimin öte yakasının hikayesinden gururla bahsetmek isterim. Herkes bilsin İzmir'de taraftar olmak ne demektir.

"İsyan Yürüyüşü!"

Göztepe Taraftarı hala; "Amacına ulaşsa da ulaşmasa da İsyan Yürüyüşü şereftir!." diye bahseder o günden. "O" gün için taraftarların birbirlerine yaptığı çağrıları okudum bu yazıyı yazmadan. 

"- galatasaray maçında tribunleri dolduran 55.000 kişiyi,
- elazığ dönüşü havaalanından güzelyalıya zincir oluşturan binlerce kişiyi,
- antalya da stadın önünde çimlerde uyuyan yüzlerce kişiyi,
- tüm göztepeli taksicileri
- tüm göztepeli dolmuşçuları
- tüm göztepeli esnafı
- tüm göztepeli öğrencileri
- tüm göztepelileri
- içlerinde izmirlilik göztepelilik bulunan tüm spor yazarlarını,
- göztepe a.ş. sayesinde hayatı değişen işadamlarını,
- göztepe a.ş. sayesinde hayatları değişen sporcuları,
- ben önce göztepeliyim diye a.ş. dönemi futbolcularını,
- biz göztepeliyiz yönetimler yüzünden gittik diyen genç futbolcuları,
- efsane dönemi futbolcularını,yöneticilerini,
- fabrikalardan yazar kasa fişi toplayan başbakan ismaili,
- 17 sene sonra ortayı yapan ceyhunu golü atan hasanı,
- hz.deniz’i, kaptan tayfunu, metin diyadini, erkanı, kunduz gökseli ve hepsini
- her zaman göztepe’de çalışmak isterim diyen rıza çalımbay’ı
- teknik direktörlük hayatı göztepe de başlayan fatih terimi
- göztepe anılarına yazılarında yer veren cumhuriyet gazetesi yazarı sn.aydın ergin,
- saman alevi gibi yanıp sönen kurtuluş platformu üyelerini
- göztepeli olarak tanınan fatih dalanı
- göztepe için herşeyini feda eden bülent özkulu
- göztepenin efsane başkanı levent ürkmezi
- göztepe a.ş. nin ilk başkanı aydın bilgini
- göztepe a.ş. nin başkanlarından hilmi çınarı
- göztepe için her şeyi yapacağını söyleyen hamdi türkmeni
- her şeye rağman iyi niyetini göstermek için dinç bilgini

yer yüzündeki tüm göztepeliler

yer belli zaman belli son şans son umut

02 eylül 2006

saat : 17:00

göztepe iskelesi önü

bir kez daha

alayına isyan inadına göztepe"

Bu nedir biliyor musunuz? 
Bu İstanbul merkezli futbol takımlarının ne taraftarlarının, ne futbolcularının ne de yöneticilerinin hissedemeyeceği bir şeydir.
Bu "bizler taraftar olarak sade maçlara gidip evimize dönmek gibi işleri çoktan bırakıp yönetim ile ilgili kulüp ile ilgili camia ile ilgili neler yaparız. diye düşünürken, yönetici zümre diye geçinen insanların maçlara bile gelmemesi, en çok güvendiğimiz camia büyüklerimizin, en çok güvendiğimiz güzelyalı esnafımızın, en çok güvendiğimiz eski yöneticilerimizin, herşey den de çok yaşama gayemiz olan izmirimizin bizleri ve göztepemizi yalnız bırakması bizi kaçınılmaz sona doğru sürüklemektedir." diyen taraftarın sesidir. 

Varını yoğunu bir takım uğruna verebilecek bir kardeşliğin öyküsüdür.