Kendimi bildim bileli bir şeyler yazarım. Anı yazarım, günlük yazarım, şiir yazarım.. Kendimi başka nasıl ifade ederim bilmiyorum. Müziğe yeteneğim yok.. Bir müzik aleti çalamam ben. Onun yerine kelimelerimi fısıldıyorum ötmeye yeltenen kuşlara.. Ya da bale pabuçlarım yok adımlarımı gösterecek ama kelimelerim var yüreğimi gösterir onlar benim..
Hoş geldiniz.
Sürç-i Lisan edersek, affola..

Çünkü bir tek o zaman özgür olacaksın.

Sevdin mi beklemeden seveceksin, beni sevmiyor diye üzülmeyeceksin.
Verdin mi hesap tutmadan vereceksin, geri alır mıyım diye düşünmeyeceksin.
Gittin mi beklemeden gideceksin, bitmiş bir aşkı ihanetle sürdürmeyeceksin.
Geldin mi özlediğin için geleceksin, özlenmediysen eğer gücenmeyeceksin.
İşte ancak o zaman anlamlıdır yaşamak, çünkü bir tek o zaman mutlu olacaksın.
Ancak o zaman anlamlıdır ölmek, çünkü bir tek o zaman özgür olacaksın.

Yaşadın mı beklemeden yaşayacaksın, bugünü kenara itip yarına bakmayacaksın.
Ağladın mı saklanmadan ağlayacaksın, aleyhime döner diye rol yapmayacaksın.
Bağlandın mı beklemeden bağalanacaksın, sevdiğinden acısını çıkarmayacaksın.
Yalvardın mı ta gönülden yalvaracaksın, reddedilirim diye sevmekten korkmayacaksın.
İşte ancak o zaman anlamlıdır yaşamak, çünkü bir tek o zaman mutlu olacaksın.
Ancak o zaman anlamlıdır ölmek, çünkü bir tek o zaman özgür olacaksın.

Ne güzel şarkıymış bu da..


Dün gece bir rüya gördüm..

Ben dün gece bir rüya gördüm..
Öyle ki ne gerek vardı şimdi böyle bir rüyaya..

Çıkıp geliyorsun.
Meğer hiç ölmemişsin.
Herşeyi ayarlayıp gitmişsin.
Uzaklaşmak istedim herşeyden diyorsun.
"Üzüntüne dayanamadım geldim."
Siyah takım var üzerinde.
Beyaz gömlek, bordo kravatın...
Sıkı sıkı sarılıyorum gerçekten sen misin diye.
Sonra bir banka oturuyorsun.
Önüne yere oturdum. Bacaklarına sarıldım sağladım saatlerce nasıl gittin diye.
Ben ağlarken saçımı okşadın.
Döndüm ağlama artık falan dedin.
Hiç hesap soramadım sana "Nasıl yaparsın?" diye.
Rüya ya işte.. İnsanları kandırdık diye endişelendim bir ara.
Şimdi inanmayacaklar bize nasıl hesap vereceğiz dedim.
Çok ağladım.. Alnımı dizine dayamış, bacaklarına sarılmış halde..
Sadece bir ara;
"Nasıl kardeş acısı yaşattın bana" diyebildim.
Çok sıkı tuttun orda elimi.
Kanyılmaz tamam artık ayaklarının üzerinde durma vaktı kalk dedin.
Güncel bir konuyu açtın, ne düşünüyorsun bu konuda dedin.
"Seninle bunları tartışmayı özledim." dedin.
Uzun zamandır görmüyordum seni rüyamda.. O kadar gerçek oluyorsun ki; hem hasret gideriyorum hem de kokusu falan hissediyorum. Ama uyanınca yeniden kaybetmişim gibi oluyor. Bir anda yine gitmişsin gibi. Kaç defa rüyamda gördüysem gittiğinden beri, o kadar da yeniden kaybettim seni.

Çok özledim Hüseyin ya.
Nasıl bir işkence ki bu bitmiyor.
Sana da yazmayı bırakmam lazım diye kendimi çok zorluyorum. Obsesyona dönüşüp bir ömür devam edecek gibi geliyor. Ama işte ne kadar tutsam da gece çökünce dökülüyor yazılar..

Hadi gel be Hüseyin.
Ben veririm herkese hesabını. Kafası atmış gitmiş be size ne derim. Çok üzüldünüz sanki gitti diye derim. Hepinizi kandırdı, dokunmayın derim. Beğenmeyen görüşmesin arkadaşım çıkarın bizi hayatınızdan derim. Söz ben hiç hesap sormam sana.. Kardeş acısı yaşatmandan da bahsetmeyeceğim. Sen bunu bir düşün.

Söz dikilirim herkesin karşısına..
Sen bunu düşünürken de yine,
Işıklar içinde uyu kardeşim.
H. Kanyılmaz