Kendimi bildim bileli bir şeyler yazarım. Anı yazarım, günlük yazarım, şiir yazarım.. Kendimi başka nasıl ifade ederim bilmiyorum. Müziğe yeteneğim yok.. Bir müzik aleti çalamam ben. Onun yerine kelimelerimi fısıldıyorum ötmeye yeltenen kuşlara.. Ya da bale pabuçlarım yok adımlarımı gösterecek ama kelimelerim var yüreğimi gösterir onlar benim..
Hoş geldiniz.
Sürç-i Lisan edersek, affola..

Kadının Bedeni, Kimin Kararı?

Siyaseti her koşulda bir kenara bırakıp sadece bir kadın olarak konuşuyorum.. Günlerdir dinliyorum tüm haberleri sustum..Ama az önce NTVde bir programda konuşan Doç Dr. Zeynep Karahan USLU () nun söylediklerinden sonra dayanamadım.Sayın USLU "Bir ülkede doğum kontrol yöntemleri azalıyor, kürtaj yüzdesi artıyor. O yüzden yasaklanmalı" cümlesini vicdanı olan bilinçli bir kadın nasıl söyler?


Erkeklerin  (gerek siyasetçilerin, gerek sanatçıların, gerekse ünlülerin ) bu konuda söylediklerine aldırış etmedim. Siyasi açıdan baksak bile ve iktidar partisini umursadım bu konuda ne muhalifeti. Ama bir kadının  söyledikleri kanımı dondurdu. Erkekler hissedemezler, bilemezler, sadece izlerler. Eşlerinin , annelerinin hamileliklerini izlediler belki. Belki kendi öz kızlarının doğumlarına o bebeğin ilk aylarına şahit oldular.


 Ama kadınlar öyle değil. O bebeğin ana rahmine düşüşünden sonraki 9 ay 10 günde bitmiyor o olay. Bir kız çocuğu olarak konuşuyorum. Annem var, ablam var benden 9 yaş büyük.. Kuzenlerimin çoğu kızdı. Hep kadınların içinde büyüdüm sayılır ailede. Siz bilir misiniz bir bebek taşımanın bir kadın ve onun çevresindeki bütün kadınlar için ne kadar önemli ne kadar özel olduğunu? Her kadın birbirini kıskanır denir sürekli siz hiç gördünüz mü hamile bir kadının ne kıskandığını ne kıskanıldığını..


"Kürtaj" bir karardır. Bir kadın için dünyanın en zor kararlarından biri. Sanıyor musunuz ki Sayın Uslu'nun söylediği gibi kürtaj bir doğum kontrol yöntemi haline gelmiş olsun. Hiç duymadınız mı taşıdığı bebeğe kıyamadığı için kürtaj için gittiği kapıdan dönen kadın.


 Türkiye'de bu günlerde bu konuşulanlar ne manevi açıdan, ne maddi açıdan ne hukuki açıdan yeri olmayan söylemlerdir. Kürtaj yaptıran her kadına potansiyel katil gözüyle bakmamalı hiç bir ülkede 1 kişi bile. Kürtaj yaptıran kadının öldürdüğü tek şey o kararı verebilmek için katlettiği duygularıdır. Siz o anneden daha mı çok düşünüyorsunuz onun içinde büyüyen çocuğu. Nasıl bir yasal düzenleme getirebilirsiniz ailelerin vicdanlarına? İstenmeyen çocuklar mı gelsin dünyaya zor maddi şartlar altında büyüyecek, ailelerini hiç sevemeyecek ve belki aileleri tarafından sevilemeyecek. Bugün yasaklanacak olan bu kürtajın 6 yıl sonraki yansıması çocuğuna okul gereçleri alamadığı için intihar eden baba sayısındaki artış olacaktır. Ya da evlilik öncesi kürtaj yaptıramadıkları için, çocuk için evlenen çiftler yüzünden boşanmalar artacaktır. Üstelik o zorla dünyaya getirttiğiniz çocuğun ailesi dağılacaktır. 


Nasıl bir ülkeyiz ki Uluslararası Yasaların Kanun hükmünde olduğunu kabul ederken, kürtajın yasaklanmasını tartışarak insanların yaşama ve kendi yaşamlarına dair karar vermelerini koruyan bütün uluslararası yasaların etrafından dolaşacak adımlar atmaya çalışıyoruz. 


Merak etmeyin arkadaşlar, kürtajı yasaklayamazlar. Yasaklarsak çünkü o uluslararası yasaların etrafından dolaşamayız. Yasaklamaz gibi yapacağız. 10 haftadan muhtemelen 5 haftaya düşüreceğiz. Ve kadın 5 hafta içinde hamile olup olmadığından emin olmazsa kürtaj ona yasak olacak. Kendi hatası olacak çocuğun başına gelecek her şey.  Biz yine yasalarımız ve düzenlemelerimiz ile sıyrılacağız işin içinden. Yine milyonlarca anneyi yalnız ve terkedilmiş bırakacağız. 


Keşke böyle olacağına yasaklasak kürtajı da tüm yükü bırakmasak o elleri bebek kokan annelerin üzerine. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder