Kendimi bildim bileli bir şeyler yazarım. Anı yazarım, günlük yazarım, şiir yazarım.. Kendimi başka nasıl ifade ederim bilmiyorum. Müziğe yeteneğim yok.. Bir müzik aleti çalamam ben. Onun yerine kelimelerimi fısıldıyorum ötmeye yeltenen kuşlara.. Ya da bale pabuçlarım yok adımlarımı gösterecek ama kelimelerim var yüreğimi gösterir onlar benim..
Hoş geldiniz.
Sürç-i Lisan edersek, affola..

13.12.2015

Bu yazının başlığı yok.. Çünkü bir yazılış amacı yok.. Önceleri ya bir şey olmuştu sana yazdığımda ya da aklıma soracak bir şey gelmişti. Ama şimdi bunların hiç biri yok. Dümdüz yazacağım bugün. Öyle herhangi bir metafora yer vermeden, yalın.. Olduğu gibi. olduğum gibi. daha önce acıyı, özlemi anlatmak için; benzetmeler kullanmaya çalıştım. Olmadı. Çünkü buna benzeyecek bir şey görmedim daha. bir gün yine böyle başka bir acı ya da özlem yaşarsam o zaman onu bu senin yaşattığına benzetirim de.. Şu an yok..
Özledim. Rüyamda da göremiyorum artık. Can sıkmaya başladın.. Nasıl olacak bu böyle Hüseyin.. (Evet ben sana yalnızca ortada gerçekten ciddi bir durum varsa Hüseyin derim.. ) Herkes senden "Mürşil!" diye bahsediyor.. Hatırlıyor musun o günü? Hüseyin Özkaya'nın "Kemal", senin "Mürşil" olduğun o gün.. Hiç aklımdan gitmiyor.. İnsanların sana benim sana hitap ettiğim gibi hitap etmeye başlamasını o zaman da sevmiştim.. Hala seviyorum sanırım..
Çok özledim be oğlum. Şurda olsan da tutsam sarılsam. ya yine sana bir şeyler göndersem de beğenmesen. yine bulamayacağın, yapamayacağın, çok vaktini alacak bir şey olsa da "düşündüm bunu çözse çözse Hande çözer dedim" diyerek beni arasan. Sonra ben çözünce "Canımsın!" ya da "Madamsın" falan desen. Keşke bir sorunun, binlerce sorunun olsa da hepsini benim omuzlarıma yüklesen çöz diye. keşke bir şeylerin olsa. keşke olsan.
Bugüne kadar seni koruduğum için kavga edip karşıma aldığım ve kaybettiğim kişilerden hiç biri için pişman olmadım. Bugün düşündüm de.. Mesela sen yoksun, onlar hala var ama görüşmüyoruz ya. Hala pişman değilim onları karşıma aldığıma. Üstelik sen hayattayken acaba mı dediğimiz şeyler vardı ya. Bugün onlar da gitti.. İyi ki görüşmüyorum. İyi ki zamanında doğru kişileri almışım karşıma.
Sen ateş böceği misin bir göründün bir kayboldun.. çocukken yazlığın orada tarihi eser olduğu düşünülerek genç bir arkeolog kız ve ekibi ile birlikte evin çıplak gözle görülebilen tüm çevresine çukurlar kazmışlardı. siper gibi, mezar gibi 1,5 - 2 metre.. akşam olunca ateş böcekleri çıkarlardı ama sayıları az olurdu. bir gün otların arasında gezinirken çukurlardan birinin içinde bir ateş böceği olduğunu gördüm. almak istedim onu.. girdim oraya ama hayatımda o kadar korktuğumu hatırlamıyorum. tek başıma çıkamamıştım ağlayıp bağırmıştım da teyzem gelip çıkarmıştı. Ateş böceğine kavuşmuştum ama orada kalmanın korkusu ateş böceğimi unutturmuştu.. Sen korkuyor musun? Yoksa sen o cesur ve hiç bir şeyden korkmayan ateş böceğim misin?

Derin bir nefes aldığıma göre.. söyleyecek çok sözüm var ama bugün bitti..
Öğrendim çünkü artık. Bunları söyledikten sonra alınan derin nefesin ardından söylediğim her söz, kurduğum her cümle, yazdığım her şey haddinden fazla acıtıyor.

Haddi aşmak artık her zamankinden çok canımı yakıyor.
Işıklar içinde uyu kardeşim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder