Canımm..
Canım kardeşim.. Çanakkale yolundayım. Altınoluk'u az önce geçtik.. Kaç kere bu koltukta oturdun da camdan benim şu an gördüğüm şu manzarayı izledin acaba. İnsan düşünüyor, geçtiğim yerlerden geçip, gördüğüm yolları gördüğünü.. Çünkü bu seninle hala bir şey paylaşıyormuş gibi hissettiriyor.
Kütüphane.. Açılış var cuma günü. Son hazırlıkları yapayım diye gidiyorum. Hem ablamlarla biraz vakit geçireyim falan, özlüyor insan artık..
Hayatımda hem hiç bu kadar gurur duyduğum hem de bu kadar canımı acıtacak bir iş yapacağımı düşünmemiştim. Herkes "elinize sağlık" "emeğinize sağlık" "harika bir iş yaptınız" falan gibi cümleler kuruyor. Acıtıyor be oğlum bunun övgüsünü almak. Keşke sen burada olsan da ben hala işsiz işsiz dünyanın en anlamsız işlerini yapıyor olsam. Keşke sen yaptığım anlamsız işlere laf etsen.. Ama bana bir laf etsen be kuzum.. Bir "ah" desen yetecek.
Bitmek bilmeyen çığlıklarla dolu 6 ay bitiyor bugün itibarı ile.. Bu sürede yaşasan mutlaka yapmak isteyeceğin şeyler vardı.. Sen onları yapamadın ya ben yaptım diye utanıyorum. Hani arkandan da yapmıştım ya alıntı " Öyle ölüler vardır ki, ben onların öldüklerini düşündükçe, vakit olur, yaşadığımdan utanırım."...
Başladım yine ağlamaya her zamanki gibi.. Günlük hayatta içeri attığımız o zehir çıkıyor ben burada sana yazarken. Sonra aslında farkında olmadan zehirlendiğimi fark ediyorum. Ağlayınca birazı atılıyor sanki vücudumdan da bu yazı panzehir oluyor gibi.
Benim gücüm yetmiyor senin gitmiş olmana. Bahsettiğim yıkıldım, bittim demek değil. Ama bunu ne içselleştirebiliyorum ne de vazgeçebiliyorum bu işten. Ne kabullenebiliyorum ne de olmamış gibi davranabiliyorum.
Bir araf ki ne tarafa gitsem cehennem..
Bir araf ki ne tarafa gitsem zulüm..
Bir araf ki ne tarafa gitsem hiçlik..
Kütüphane işi keşke sonsuza kadar sürseydi. İyi olmayacak bitmesi. Çok alıştım bir şeyler ile bu kadar yoğun uğraşmaya ve o günden beri sürekli senin adına aktif bir şey yapıyor olmak iyi geliyordu. Şimdi içimde bir korku var ki kelimelerle anlatılmıyor. Ya sen bilemezsin 2 masa 20 tane sandalye için günlerce uğraşmak ne demek, sonra onlar o salona koyulduğunda sevinmek ama sonra oturum yarım saat ağlamak...keşke yapmak zorunda olmasaydık diye ağlamak.. bir şeyi başardığına sevinememek ve bu iş gösterişe dönüşmesin diye için için ağlamak.. kimseye söyleyememek, paylaşamamak.. ben ağlıyorum diyememek.. gün ortasında çarşafı kafana çekip uyuyor gibi yapmak..
Burayı 3-5 kişiden fazlası okumuyor.. Ondan rahatım. Bir kuyuya bağırmasam bunları delirecektim..
Çok özledim seni çocuk.. çok özledim..
Aşkolsun sana çok aşkolsun..
Bırakıp gittin ya bizi, yine de canın sağolsun..
Işıklar içinde uyu kardeşim.
H. Kanyılmaz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder